21 Mayıs 2008

fade out

Bahar yorgunluğunun melankoli ile iş birliği yaptığı bir başka gece.. sanırım melankoli hali buğra'dan bulaşıyor. msn'de olan insanların çoğu darlanmış durumda. herkes açmış bir şarkı, sözlere kitlenmiş durumda. bende her gece olduğu gibi bu gece de gereksiz hayat sorgulaması içindeyim. ama bu akşam ki diğerlerinden biraz daha farklı sanki. ne kadar unutulması gereken anı varsa hepsi su yüzüne çıkmış gibi. geri itmeye çalışıyorum onları, olmuyor.. işin en kötü tarafı ise artık böyle akşamlar için alkole bile gerek duymadığım.. bir şarkı, bir sigara ya da bir isim yetiyor.belki de yaklaşan yolculuk yapıyor beni böyle. keşke o vakit hiç gelmese.. sevdiğim her şey burda benimleyken onları bırakması o kadar zor geliyor ki..

güzel anıların hepsini tekrar tekrar hatırlayıp unutulmaz kılmak en iyisi belki de. uzakta olunca bir tek onlar olacak yanımda.. yine blogda yazıcam, en güzel şarkılarımı dinlerken. düşünücem iyi-kötü yaşadığım herşeyi. kendi kendime yad edicem herkesi, kendi kendime doldurucam boş yerleri. hayatımın dönüm noktası olan şu üniversite yıllarının, bende nasıl etkiler bıraktığını yazıcam sanırım bir kenara. şımarık polyanna'dan, gaddar o kadın'a dönüştüğüm yılları.. çok komik geliyor şu an aldığım hal. benim düşlediğim kadın, bu değildi. annesinin aşk şarkıları ile büyüttüğü, darlayacak kadar romantik olan, hayata karşı o pembe gözlükleri hiç çıkarmayan aptal bir kadındı hayalimdeki.farkettim ki öyküyü yanlış yazmışım.

yanlış tercihlerimin acısını çekiyorum şuan. zamanında uzak durmam gerektiğini düşündüğüm insandan kaçarken, hiç bulaşmamam gereken bir insana çarptığımı yeni anlıyorum. o zamanlar her bir araya gelişin ne kadar acı verdiğini göremiyormuşum. sırf kaybetmemek uğruna dost oluyormuşum, canımı verecek kadar değer veriyormuşum. ve bu insanları hep korkutuyormuş, sizinle bir araya gelmemek için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlarmış.

bunları kabul etmek benim gibi hayal dünyasında yaşayanlar için çok zordur. kendimizi kandırmayı daha iyi beceririz biz. yok olanı var eder, mutsuzluğu mutluluğa, belkileri evet'e çeviririz. ve yine kendimizi kandırırız. yapı meselesi sanırım bu.ama hissettiklerim kesinlikle pişmanlık değil. gitmeden önce, bunları hazmetmem, alışmaya çalışmam gerekiyordu. bende aynen öyle yapıyorum. daha yakın zamanda yaşadığım mutlulukları hatırlıyorum hep. ama artık yeni anılar için gitme vakti yaklaşıyor. hayal dünyasına yeni bir yer ekleme, eski benden yeni bir ben yaratmanın zamanı şimdi. yaşamaya korktuğum her güzel şeyin verdiği tarifsiz hazımsızlık ile dostlarıma, aşklarıma ve aileme "hoşçakalın" demem gerek. "keşke" demeden "pişman" olmadan yaşadığım hayata tekrar bir göz atıp, teselli aradığımda bendeki anılarınızdan destek alıcam.

eski$ehir,istanbul ve konya'da ki dostlarıma selam ederim.
gelişerek değişmek adına hodcakalın! =)

0 reactions: