29 Nisan 2008

halk oyunları

eğer halk oyunları eğitmenlik sertifikası almak istiyorsanız, uymanız gereken bir takım kurallar vardır. kesinlikle halk oyunları geçmişiniz olmalı, yörelerden en az 3'ünü öğrencilerinize öğretebilecek kadar bilmelisiniz. ayrıca folklör lisansınız olmak zorunda değil ama kesinlikle ayrıcalıktır. çünkü il gençlik ve spor müdürlüğü iş verirken lisansı dikkate alıyor. eğer gerekli niteliklere sahipseniz, istenilenleri yaparsanız birçok yararını görüyorsunuz. şu sıralar jüri masasında oturan insanların çoğu aynı yollardan geçti, aynı bizim gibi. yurt dışında türk halk oyunlarını tanıtan, bu işi mesleği olarak seçmiş yüzlerce insan var. yaşadığınız kültürü öğrenmenin yanı sıra dünyayı da farklı bir yönden tanıma fırsatınız oluyor yani.

tabii güzel taraflarının yanı sıra kafanızı duvarlara vurmanıza sebeb olan yanları da var.

sabırlı bir insan olmak gerekiyor.çünkü belli bir yaşın üzerinde ki öğrencilerinize halk oyunları gibi bir dalı liseden sonra öğretmek pek de kolay olmuyor. kendinizi dinletmeyi ve öğrenme eylemini onlar için kolay bir hale getirmeyi bilmelisiniz. yoksa siz de öğrencileriniz de çığlık çığlığa bağırıp, halk oyunlarının ne kadar sıkıcı ve yorucu bir dans türü olduğu konusunda tartışmaya girebilirsiniz. eğer sinir katsayısı yüksek bir insansanız, benim hocamın yaptığı gibi davulun tokmağını da öğrenciler üzerinde bir güç göstergesi olarak kullanabilirsiniz. ama kesinlikle tavsiye edilen yöntem bu değil.. =)

bütün sıkıntısına, yoruculuğuna rağmen insana birşeyler kattığına inandığım nadir etkinliklerden bir tanesi halk oyunları. kazandığınız dostluklar bir yana, toplumda edindiğiniz yer de hiç de küsümsenebilecek türden değil. neyse uzatmayalım.hepimizin amacı aynı.(bazılarının derdi sadece para olsa da) kendi kültürünü bilmeden büyüyen gençlerin; özgüven duygusu gelişmiş, birlik kavramını bilen, yararlı insanlar haline dönüşebilmesi. halk oyunları tek yol mu? tabii ki hayır. ama en etkili olanlardan bir tanesi olduğunu düşünüyorum. haksızda sayılmam hani..

28 Nisan 2008

rainy monday afternoon

sabahın köründe okula yetişebilmek için, bir çok akrobasi hareketi yapmak zorunda kaldıktan sonra 3 saatlik dersin yarım saatte bitmesini günün olayı seçiyorum. deli gibi yağmura ve kasvetli havaya rağmen pazartesiye daha güzel başlanamazdı. pek mutluyum, çok mutluyum. rica ediyorum canımı sıkmayın bugün.

waltz of the butterfly

istanbul'da içimizin balkonunda yaptığımız son kahvaltı geliyor aklıma. sonra aynı ekiple beyoğlun da amaçsız dolaştığımızı hatırlıyorum. belki o güne ait bütün anılarım biraz yorgun, biraz kırgın, biraz umutsuz insan profili çizmekte ısrar ediyor.. ama yine de üstünden zaman geçince, onun bile bize tarifsiz mutluluk kattığını düşünüyorum. her ne olursa olsun, ne hata yapmış olursak olalım... beraber yaşadığımız her şey gibi buda bizi birbirimize daha çok yaklaştırıyor..
tarifsiz mutluluk.. o kadar acıya, hataya rağmen..
ve geçen sene yine aynı insanlarla joker' de olanlar aklıma geliyor.
(içimiz hatırlamaz, o zaman mutluluğumuza ortak olamamıştı..)
kafamda sürekli aynı melodi dolaşıyordu. çıkaramıyordum.
sapkın mutluluğumu tarif eden o melodiyi buldum simdi. karışık hayatlarımıza rağmen o çalmakta ısrar ediyor. her dinlediğimde istanbul'a götürüyor beni. sevdiklerimin yanına.
birden gözümün önüne başka birinin görüntüsü geliyor. dana diyorum, gülüp geçiyorum.
nevizade'de içilecek her rakı da, dinlenecek her istanbul şarkısında aklımıza geliceksin.
ne olursa olsun hep bir arada olmalıyız sanırım. bütün yasaklara rağmen. hey dünyalı biz dost olmak zorundayız! =)

27 Nisan 2008

amca bunlar kaç para?

eski$ehir'de tanesi 1 ytl den yeni basım beyaz diziyi, 3 ytl ye yabancı yayın romanları bulabilmek nasıl büyük bir mutluluk anlatamam. öyle böyle değil, kendimden geçiyorum. i$te $u dakika hastasıyım eski$ehir'in..

yazma sanatı

yazma sanatı (on writing) stephen king'in yazar olmaya meyilli okurlarına verebileceği en güzel hediyesidir kanımca. öyle ki yazı tekniklerinin yanında, king'in hayatını, yazar olana kadar ki süreci çok güzel bir şekilde gözler önüne sermektedir. her zaman ki king yorumu ile yazıldığından dolayı, kitabı bitmeden bir kenara bırakamayacağınızı garanti edebilirim. çevremde, -buna tanıdığım bir kaç hocada dahil- stephen king gazıyla sağa sola bir şeyler karalayan bir çok insan var. yazma konusunda iyi olmadığınız düşüncesini, aklınızdan king'in tecrübelerini okuyarak çıkarıyorsunuz. şiir yazıyorsunuz, makale yazıyorsunuz, kendinizden emin bir şekilde basılması için gerekli yerlere gönderiyorsunuz. nasıl olduğunu umursamadan, hatalarınızın sizi engellemesine izin vermeden hem de. yazma konusunda beni harekete geçiren de bu oldu. yazarken neyin doğru neyin yanlış olduğunu düşünmemelisiniz. sizin hatalarınızı düzeltecek başka insanlar var. stephen king'in de dediği gibi; "size başımdan geçenleri, yaptığım hataları anlattım. umrumda mı diye soracaksınız. tabii ki değil. imla hataları gibi basit hataları düşünmek benim işim değil, benim yerime başkaları yapıyor zaten bunu. ben bildiğim işi yapıyorum çünkü bu işin nasıl yapılacağını biliyorum."

işte bu sefer dove yerine,stephen king'e te$ekkürü borç bilirim.. =))

26 Nisan 2008

ben kimim?

reenkarnasyon.. şu sıralar kişik bölünmesi yaşadığımı fark ettim de önceki hayatım da "o kadın" daki yeşim ben olabilirim. evet. hastane bahçesinde adam için ağlayan o kadın. hmm yok olmadı,ağlamıyorum ki. ben ancak emrah'ın annesi olabilirim herhalde. önceki hayatım da bile çilekeş, esmer, kürt ve pis bir insanımdır kesin. emraaah koş lan!

p.s: iyi ki varsın. tesekkürler dove.. =P

fix u

coldplay'in ayrılmaz ikilisi x&y albümünden. her akşam olduğu gibi elif ile şarkı atıyoruz birbirimize ama dün gece en büyük kazığını atıp coldplay'e buladı beni. (gerçi bende bunalıma sokucak bir çok parça savurdum ona doğru ama, fix you ve the sicentist karşısında dayanıcak gücüm kalmadı)
şu sözleri okuyunca siz de anlayacaksınız ne demek istediğimi..

when you try your best but you don't succeed
when you get what you want but not what you need
when you feel so tired but you can't sleep
stuck in reverse.

and the tears come streaming down your face
when you lose something you can't replace
when you love someone but it goes to waste
could it be worse?

lights will guide you home
and ignite your bones
and i will try to fix you

and high up above or down below
when you're too in love to let it go
but if you never try you'll never know
just what you're worth

lights will guide you home
and ignite your bones
and i will try to fix you
tears stream, down on your face

when you lose something you cannot replace
tears stream down on your face
and i..
tears stream, down on your face
i promise you i will learn from my mistakes
tears stream down on your face
and i..

lights will guide you home
and ignite your bones
and i will try to fix you.


aşık insan chris martin yine öldürüp, diriltiyor sizi. yazıyor, söylüyor yine geçiriyor sizi kendinizden. bu melodi ve lyrics ile ne düşünebilir insan bilmiyorum ama ayrılığın sonrasında bir insanın ağzından çıkabilecek en mantıklı cümleleri söylüyor.

and the tears come streaming down your face
when you lose something you can't replace
when you love someone but it goes to waste
could it be worse?

Could it be worse? but if you never try you'll never know..

this is for you babe! =)

hercule poirot'un yani içimiz olan elif'in (oh kimliğinide açıkladım burda ahaha) durmaksızın yaptığı tacizlerden sonra bundan sonra ki coldplay yazılarımı kendisine ithaf ediyorum.. tüm yazılarım; içimizin bohem hayatı için.. artık rahat bırak beni.. hepsi senin olsun. moses hariç. okuyup okuyup bunalıma girmen dilekleriyle bu yazımı bitiriyorum ali kemal. =)

25 Nisan 2008

ohh be!

ev bomboş. sessizlik. misafir yok, arkadaş yok, aile yok, sevgili yok. hayat ne güzelmiş lan. sonunda yanlız kaldım..kitaplarım, winamp listem, sigaram, filmlerim ve kahvem ile tabii. tesekkürler dove. ( hercule poirot bu senin için ahaha =) )

tekiladandır..

''hala dün gibi hatırlarım, her anını anıların
biraz hırçınım bu yüzden biraz hüzünlüdür hep bi yanım
hala sızlar için için her biri yaralarımın
dalgalıdır denizim bu yüzden,biraz ıssızdır hep kıyılarım
bir yanar bir sönerim,bir ağlar bir gülerim
pare pare buruktur hep sevinçlerim
dağ gibi derya gibi, bende acılar şahidim şarkılar
ne zaman ümitle hayata göz kırpsam
çiçekler açsam kapıma dayanır sonbahar
çok erken tanıdım, çok erken tattım cilvesini kaderin
zamansız büyüdüm şimdi,kayıp çocukluk günlerim
bir yanar bir sönerim,bir ağlar bir gülerim
pare pare buruktur hep sevinçlerim
dağ gibi derya gibi,bende acılar şahidim şarkılar
ne zaman ümitle hayata göz kırpsam
çiçekler açsam kapıma dayanır sonbahar.."


Onca senedir, sadece akılda kalan bir kaç şarkısı ile hatırladığım, son albümlerini inatla dinlemediğim ve artık sevmediğime karar verdiğim mega-star(!); tarkan. metamorfoz ismi de tipi kadar itici gelmişti ilk başta. ama geçen hafta istanbul'da yaptığımız tekila gecesindesinde 6. şatın sonunda klibine denk geldik. çakır keyifiz... inat ediyorum izlememek için. çilem'in desteği ile önyargılarımdan kurtulup ( inanın benim için çok zor oldu =P ) klibi izlemeye başladım. eh fena olmamamış dedim. neyse sabaha doğru tekrar çıktı karsımıza.. bu sefer kafalar, tekilanın üzerine çektiğimiz ciladan dolayı süresiz gezintiye çıkmış, nerdeyiz bilmiyoruz. dinledim şarkıyı. sözleri fena geldi, eh dedim ne oluyor? ne biçim sözler bunlar? nasıl bir melodi bu? gibi bir ton devrik soru sordum etrafımdaki insanlara. olayın üzerinden bir hafta geçmesine rağmen hala şarkıyı dinliyorum aralıksız. fenaymış arkadaşım. özellikle nakaratı bitirdi beni. ama ben hala tekiladan olduğunu düşünmek istiyorum. ha? evet, evet tekiladandır!

24 Nisan 2008

faithfulness

Skin ablamızın 2003 yılında çıkardığı fleshwounds isimli solo albümündeki en güzel parça ''faithfulness''...öyle ki sesi sonuna kadar dayayıp, kendinizden geçmemeniz imkansız. bazen klibinde ki gibi abuk sabuk hareketler yapmak geliyor içimden, sonra insan içine yeni çıkmış bir "muş'lu" gibi davranmak istemediğimi farkediyorum. ( muşlulara selam ederim burdan) neyse, klibini de izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. lyrics'i de ahanda böyle;

faithfulness
distracts me from my ever changing
tastefulness
my mouth upon the richest tongues
i run for this
static at the same time by it all

common sense
can slap me in the face
and yet i calm disent
embarrassed by your obvious
indifference
digusted at the same time by it all
watching as my ego breaks your fall

don't you know that i've
been running from your heart
and i feel like you've been running too

don't you know that i've
been lying from the start
and i feel like you've been lying too

leave you now
can't convince myself
that you're the one somehow
to free me from this smile
i call my loneliness
stuck inside this need to feel complete
now i've left you standing on your feet

don't you know that i've
been running from your heart
and i feel like you've been running too

don't you know that i've
been lying from the start
and i feel like you've been lying too

faithfulness is just a little rule
we break
still pretending lust was just a fool
we faked, me made

ah ah ah ah ah ah ah......

don't you know that i've
been running from your heart
and i feel like you've been running too

don't you know that i've
been lying from the start
and i feel like you've been lying too..

klibi içinde şuraya elleşebilirsiniz; www.youtube.com/watch?v=DnLwK_UKg-0

23 Nisan 2008

birebir sözlük

ekşi sözlük üyesi ve manyağı bir insanım baştan söliyeyim. bilgisayarı açtığım gibi karşıma çıkan ilk site o. birsey aradığımda ilk baktığım.. ama 2006 da bir kaç değerli dostun tavsiyesi ile yazar olduğum birebir sözlük de apayrı bir yere sahip benim için. ekşiden daha samimi gelir her zaman. bir garip aile ortamı. popülasyonunun daha az olmasından mıdır bilinmez, herkes herkesi iyi kötü tanır. gecenin bir yarısı sözlüğün başına geçtiğinizde sizi tanıyan yazarlar '' oo süleyman da burdaymış'' tarzında mesaj çekerler hemen. ilk günaydınınızı onlardan alır, güne daha iyi başlarsınız. ayrıca sadıktır birebir sözlük. siz ne kadar uzaklaşırsanız uzaklaşın, sizi bekler.. belki bir gün aklına birseyler gelir de sözlüğe katkıda bulunursun diye.. sizde derin mevzulardan sıkılmışsanız, sığ sularda yüzer, en azından bir kaç lyrics yazıp sözlüğe katkıda bulunursunuz.
sizi her kucakladığında da daha sıkı bağlanırsınız entrylerinize.. ekşi sözlük ile yarışacak durumda olmasa da daha samimi, daha rahat bir ortam arayanlar için iyi bir seçenektir. ve her zaman da öyle kalacaga benzer. söylemek istedikleriniz mi var, açın birebiri. evet, evet açın. orda sizi kucaklıcak bir çok yazar bekliyor olacak.

sabret

Hiç kalabalık içinde yapayanlız olduğunuzu düşündünüz mü?Yalnız kaldınız mı milyonların içinde? Milyonlarca kan emicinin içinde?Hep yalnızsınız, hep.Yanınızda sevdiğiniz olduğunda da, arkadaşlarınız olduğunda da.. Kimse sizi duygusal yönden tatmin etmedi yada siz tatmin
olmak istemediniz..Niye?Hep daha iyisini aradığınız için belki de.. O kalabalıkta, kulaklarınızı sağır eden sessiz çığlıklar içinde yalnızsınız. Hepimiz gibi. Daha iyisini, daha güzelini ararken harcıyorsunuz en önemli hazinenizi..Belki de böyle olmak zorunda. Harcamak zorundayız gençliğimizi; bir başkası için, bir başka beden uğruna. Kendinizi tamamlanmış hissetmek
için yapmayacağınız şey yok bu dünyada. Göze alıyorsunuz herseyi, giriyorsunuz her bedenin altına..sırf kendinizi tamamlamak için. sırf o tamamlanmışlık duygusunu hissetmek için. Cesaretiniz kırılıyor bir süre sonra, darlanıyorsunuz, zor geliyor hersey.. Kaçıp gitmek istiyorsunuz, yapamıyorsunuz.Huzur bulmak için kendinize başka bir beden seçiyorsunuz, nereye sürüklendiğinizi bilmeden. Aşkı aradınız hep siz, diğer elmanın yarısını aradınız, bir diğer yarısı ile birleştirmek için. Sonuç hep aynı ama..hep hayal kırıklığı. Cesareti, özgüveni yerlebir olmuş yığınla insan. Milyonlarca birbirine benzeyen, nefes alan yaratıklar.. Şuan belki de içip, eskileri düşünüyorsunuz yada hiç sahip olamadıklarınızı..Ama acı aynı, sonuç aynı. Mutlak mutluluk yok bizim hayatımızda..aramamalı, eldekiyle tatmin olmalı. Unutmalı bir yerde. Ağlamalı unutmak için de.Olmuyorsa bırak arkadaş,zorlama. Aç şarkını,dal en güzel rüyanlarına. En iyisini her zaman elde edebileceğin rüyalarına.. avut kendini..nasıl olsa bir gün can çıkıcak bedenden, gerek kalmayacak;unutmak için içmelere, sevişmelere..Kirlenmek zorunda kalmayacağın o zaman gelecek. Sabret..acını bastır ve sabret..

start..

Uzunca bir zamandan sonra, sultanlardan bir tanesinin gazı ve herkesin tekrar bloglara sarmasından dolayı bende hadi birsey karalayalım deyip bloguma bir çeki düzen vermek istedim. 1 seneden fazla oluyor herhalde yazmayalı. o yüzden garip bir sevinç, heyecan kaplamıs durumda içimi. yani gereksiz işlerin müdüresi olarak bloguma tekrar kavusmak istedim. hadi hayırlısı..