31 Ekim 2008

Happy Halloween!


Halloween'iniz mübarek olsun kiiii! =p
günün anlam ve nihayetinde önemini belirten pek neşeli bir şarkı sectim sizlere.
afiyet bal seker olsun.. =)

28 Ekim 2008

ooo şet yeniden blogger!

blogger açıldı..
pucca'nın forumdaki yorumunu okuduktan sonra, mis gibi düzelen moralim yine sallantıya girdi zira
haber de;

"Erişime engelleme kararının, “eksik olan delil”lerin ulaşmasına kadar kaldırıldığı belirtiliyor. Eksik olan deliller ulaştığı zaman erişim tekrar engellenebilir."

cümleleri olayın sadece süreci uzatıp, dellenen insan grubunun,tepkilerin yatıştırılması için yapılan bir uygulama olduguna kanaat getirdim. sevinmemek lazım çok. kapanır yine blogger..

little bro

en başından söylüyorum sansürlü blog okurları; kesinlikle emo değilim. bööö hayat ne kadar kötü,eneeem ailem beni sevmiyor tripleri atmam. sadece derdim varsa bunu dile getiririm çok güzelde üzülürüm ama MIZLAMAM zira gecmiş zaman içinde yaptıgım tek sey buydu. ama son zamanlarda yasadıklarım benim icinde fazlaydı. daha önce bir kez böyle içimin acıdığını hissetmiştim. o da pek sevdiğim sevgilimdi. ama bu sefer olay bambaskaydı.

su hayatta birsey olabilmek cok zor. öyle ögretmen, doktor vs. seylerden bahsetmiyorum. anne-baba- abla olabilmekne zormus, ne kadar zahmetli bir işmiş.. kötü seyler yasadıgında nasıl da canını yakarmıs insanın..ailecek hayatımızda ki en zor zamanlardı gecen haftalar.. söz konusu kardesimdi, erkek kardesim. henüz 10 yasındaama sanırım cektigi acılar cogu insanın ölmeye yakın cektigi acılara es degerdeydi.

ne oldugu 8 senedir bilinmeyen birseyle ugrasıyor bu genc yasında. haddinden fazla acı cekiyor. öldürüyor bizi..her sene en az bir kere fenalasır, senenin büyük bir bölümünü hastanede geçirir. bizim için alıskanlık haline gelmiş birseydir bu, ne kadar yazık. ama bu sefer ki çok baskaydı,çok..

2 hafta önce rahatsızlandıgını ögrendim canım bro'mun. ama rutin birsey oldugu için korkmadım o kadar. sonucta seneleridir böyleydi ve yapacak birseyimiz yoktu. 1 hafta gecti bizimkilerden ses yok. 2günde bir arayan insanlar aramaz, aradıgımda konusmaz oldular. haliyle kıllandım ben, hafiften paranoyaklık vardır zaten bende. bir kaç gün bekleyip tekrar aradım. ufaklık kötü dediler ama korkmayın birsey yok, panik yapmayın dediler.

e yemedim bunu tabii zaten kac aksamdır cılgın bir iç sıkıntısı ile uykusuzluk cekiyordum. bursa'ya gittim.ve cok ciddiyim hayatımda asla unutmayacagım bir haftasonu gecirdim. kötü anlamda tabii. ögrendim ki kardesimin bünyesi dozu artırılan ilaçlara dayanamamıs ve 4 gün komada yatmıs..ama benim gördügüm kısmı 2 haftadır bünyeyitoparlamaya calısan kısmıydı. inanın neler hissettigimi kelimelere dökemeyecek kadar çöktüm. henüz hissettigim acının tarif edilmesi mümkün değil. neyse..

beni görünce kendine gelmeye, kalkıp benimle birseyler yapmaya calıstı.bizimkilerin dedigine göre 3 haftadır yataktan kalkmak için sarfettigi ilk cabaymıs bu. öyle kaderci, duacı, cok şükür tadında bir insan değilimdir ben. kendime göre yasarım inancımı da ama bu son yasadıklarımız sarsdı beni, kendime getirdi. şükretmesini pek hatırlayamayan bir insan olarak, her dakika halimize şükür etmeyi ögretti. suan kardes acısı cekiyor da olabilirdim ki eminim evlat acısı
gibi birsey o, allah kimseye yasatmasın.

hala kıvranıyor o, bir sonraki doz artırımında aynı seyleri yasamaktan korkuyor. yatarken "anne bu sefer sanırım dayanamıcam ben,çok kötüyüm" diyor. ölüm korkusu yasıyor 2 yasından beri. o yüzden etrafında ki herkesi darlıyor, bunu yapmadık hiç hadi yapalım, surayı görmedim hiç hadi gidelim, hadi beraber vakit gecirelim diye.. o da farkında her doz artırımında bundan ölme ihtimalinin cok yüksek oldugunu. cünkü canım o. cocugu doktoru 10 yasında ki cocugun
suratına bunu söyleyebilecek kadar bilincli bir doktor,sagolsun.

hersey bir yana, biliyorum onun iyi olacagını. inatcılıgı burda işe yarayacak biliyorum. kolay pes etmeyecek..asla.yasatmayacak bana kardes acısını. cünkü biliyor onsuzlugun bize neler yasatabilecegini. o kadar zeki bir cocuk ki yarın öbür gün blogumu takip ederken, sunları yazdım diye kendimden ne kadar nefret ettigimi anlayacak. ama baska bir yol bulamadım, rahatlatamadım icimi. o yüzden kesinlikle dikkat cekmek, bundan prim yapmak değil amacım. o kadar şerefsiz olamadım henüz kusura bakmayın. sunu okuyup da abuk subuk seyler düsünen her insanı da ayrı sallamadıgımı bilin zira sadece kibar olmak, okuyupda gelmiş acısını burda bıdı bıdı anlatıyor tarzı gereksiz yorumlar almamak icin yazıyorum,canım sıkılmasın sonradan diye..

kendimi tekrar olarak sunu belirtiyim; cidden cok zor ebeveyin olmak. ömürden ömür yiyor.. hayatı hem anlamlı kılıp, bir o kadar da anlamsızlıga sürüklüyor insanı..çok zor, çok..

27 Ekim 2008

be half wit as much as you can!

YÜCE(!) Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 20.10.2008'nde aldığı kararla 3 gündür blog alemi büyük bir karmaşanın içinde.. hepimizin yazma hevesi kursağına çiviyle cakıldı sanki. hayal kırıklığı ve en çok da yapılanların haksızlık olduğu düşüncesiyle sinir küpüyüz.. ya bir yolunu bulup hala bloglarımızda yazabiliyor muyuz? elbette.. bunu henüz engelleyebilecek kapasite de insanlar yok bizim hükümetimizde. ama asıl sıkıntımız youtube,wordpress ve diğer sitelere karşı alınan kapatma kararı. bizim ülkemizde bu kadar basit işte hersey.
"haa surda bilmem ne videosu varmıs dur kapatalım... aaa dallamanın teki surda x kişisi hakkında yorum yapmıs kapatalım. a.k cocuguna bak ebeme küfretmiş, kapat koca siteyi.." bu kadar işte. ne sonuclar dogurabilecegi,kimin-nasıl-ne sekilde insan haklarının ihlal edilebilegi göz ardı edilerek yapılan bu eylemler bizlere tekrar tekrar su cümleleri düsündürdü;

"bu canım ülke de, bu kadar akıllı, bilgili, kültürlü, modern ve en önemlisi birbirine saygılı büyüklerimiz varken
bizim gibi insanlara, genclere kim birsey söylemek düsmez! "

"bu ülkede olabildigince moron olmak, etliye sütlüye karısmamak, kararlara karsı cıkmamak ve koyun sürüsünde ki yerinizi almaktan baska yapıcak hiç birseyiniz yok" mantıgı güdüldükçe biz ilerlemek bir kenara, bulundugumuz konumu hayal ettiğimizi düsünmeye baslayacagız bir süre sonra..
neyse..
aslında söylecek daha bir çok seyimiz var.. şikayet edecegimiz çok sey.. ama diger yazarlar gibi yapıp,edebimizle
bunu nasıl asacagımızı, buna bir son verecegimizi -gerektigi sekilde- düsünmeli ve buna göre hareket etmeliyiz.

her ne kadar bu ülkenin yenilikçi,haklarına sahip çıkan,adam akıllı genclere ihtiyacı olmasa da (!!!!) moron olmayın arkadaslar.. o koyun sürüsüne kaptırmayın kendinizi...

22 Ekim 2008

if..?



If I am the storm if I am the wonder
Will I have flashlights, nightmares and sudden explosions?



alırım gözünüzü..


20 Ekim 2008

uykuya dalamadan önce..

Yine uyuyamadığım gecelerden bir tanesi.. herkes bir koldan uyutmaya çalışıyor; ev arkaşlarım kahve içmiyeyim diye etrafımda cirit atıyorlar, diğerleri arayıp bin türlü ninni söylüyor welan.. ı ıh yine olmuyor, yine uyuyamıyorum. artık korkmaya başladım, ilerde hoş şeyler olmayacak bu uyku problemim yüzünden. pff. uyumak yerine abuk sabuk aktivite olayına girdim tabii. inceden de "bakarsın uykum gelir lan!" düşücesini barındırıyorum. neyse..

bu ara "tüm zamanların en agresif kaplumbağası" tadında gezdiğimdendir herhalde hep bir istek hali, yaa bu da olsun tavrı içindeyim. mesela kendi çapımda bir liste oluşturdum, bakayım ne kadar abartmışım bu istek halini diye.

ve...

gerçekten çığrımdan çıktığıma karar verdim.. evet, dayaklık olmuşum.. zira listeye bir göz atarsanız, sizde ne demek istediğimi anlayacaksınız canım okurlar.. korkmayın, ayıplamayın zira bunlar "hiç bir şeyden mutlu olmayan gacı" tripleri değil, bir nevi "yapacak şeyleri olmadığında saçmalayan gariban" nidalarıdır. anlayışınıza sığınıyorum gece gece..

hmm...şeey..hmm..aa..şey istiyorum ben?!? şey ya?!
SİHİRLİ DEĞNEK
evet.. en büyük dileğim budur.
(oha! ilk tokatı burda yemeliydim işte..)

O sihirli değnek ile de şunları yapacağım;

*sevdiğim insanların hiç bir şekilde hasta olmamalarını sağlardım.özellikle küçük bro'mun. =(
ve şu hayatta sevdiğim tek insanın beni dinlemesini, anlattıklarıma inanmasını mümkün kılmak için bişiler yapardım.
sonra o sihirli değnekle; dünya barışını sağlar, açlığı ortadan kaldırırdım.

(bencilliğe bak..)

bunların dışında istediklerim çok genel şeyler..

* saçlarımın boyası hiç akmasın istiyorum.. daha yeni cila attım..
kızıllarım öyle güzelsiniz ki =P

*okulum artık bitebilir mi?! içim dışım ingilizce oldu!


*
steve maiden ve prada komple benim olmalı! anlatabiliyor muyum? =P

*
galatasaray hiç yenilmesin, hep şampiyon olsun! nasıl yendik trabzon'u ama..
ehehe =)

*bir oda dolusu çikolatalı pasta!

*bahçeli ev.. 2 erkek çocuğu bir de sevdiceğimi istiyorum ama?! sorun mu olur ki acaba? =)

*tabuları kırıp, ben evlenme teklifi ediyim?! (yalan,valla yalan!)

*gönül ister ki ünlü bir romancı olayım (!) ama madem olmuyor onun yerine anaokulu açayım bir adet. en temizi bu, evet.

budur.
ne mutlu ki mor çatı'nın kapıları herkese açık! =)

agresif insanlar için dipnot: 15 yaşında çocuk değiliz tabii bizde biliyoruz hayaldir bazı şeyler..
sıçmamak lazım içlerine..





19 Ekim 2008

şefin pazar spesyali!


Bu pazar şefin tavsiyesi çılgın gacı Macy Gray'den yana..
Macy Gray'de "i try" ile bünyeleri hırpalıyor.
afiyet olsun blogger kardeslerim. (inceden tasavvuf) =P
buyrun burdan yakın..
blogger notu:gencler sakin olun, yükleme az biraz uzun sürebilir.
celallenmeyin..be cool.


bi dekke ya?!?!

2 saat önce toparlanıp geri gelicem falan diye bir seyler sacmalamıstım. bu kadar yakın zaman da olmasını beklemiyordum açıkcası. utana sıkıla blog'uma geri dönüyorum vatandas! =)
zannettim ki dayakla falan çözerim işi.. peh bi baktım kuzu olmus birileri. dayaga gerek kalmamış.
mor çatı çok kaliteli bir üye kaybetti şu dakika ona acıyorum ben =P

p.s: "ayak altından çekiliceksin habeeyllee.." =)

kişisel bir şey..

Kaç gündür adam akıllı yazamıyorum blog'da. Kendime sinirlenmeye başladım inceden inceden. Yazıcak tonla şeyim var oysa ki.. Neyse aklımı başıma devşiricem pek yakında. Kişisel sorunların halledilip, uygunsuzca oynanan oyunların kurallarını belirleyip, dönecegim.. (entrikaya gel..)

bir dakika bencillik gibi birsey duydum sanki.. öyle pek bir inceden? hmm sinek vızırdamasıymış.. geçer..

bu arada herseye ragmen şefin pazar spesyalini yazayım bari yarın. ayıp olmasın =P

18 Ekim 2008

yaaa pissi yavrusu!

Ama ben kedileri sevmem ki..sevmem?!
Yani bundan en fazla 1 ay önce, hayvanların tümü hakkında "aşkların en güzeli seni uzaktan sevmesi tadında" bir görüşürüm varken bende ki pisi yavrusu sevgisi nereden çıktı anlayamadım =S
Şimdiye kadar 1 muhabbet kuşu, 5 balık ve 2 tane su kaplumbağası anası olarak;kedi,köpek ve türevlerinden tırsar ve yolda görüp caddenin en ücra köşesine kadar kaçan bir insandım.
noliyi ya? içimdeki hayvan sevgisi niye depreşiyi anlamadım!
ama ani kararların insanı olarak, gidip kendime pisi yavrusu alacağım!
alacağım,evet! uyy! yirim!


14 Ekim 2008

enneeee!


uğur gürsoy efsanesi.. fırat.. başka söze gerek var mı ki?
***
allam işallah komedi şakası filmini koyarlar allamallam. işalla sübaneke işalla yareppim sübaneke işalla dinimiz amin.. =))

***

silence and hell


Uçup giden onca şeye rağmen,senelerdir aralarında kaybolmayan ve her seferinde onları bir araya getiren şey neydi? bunun cevabının aşk olmadığını isabell'de biliyordu...gareth'da. neydi o zaman? alışkanlık bile olamamış bir sevgi mi?
neden birbirlerine sadece teşekkür edip, güle güle diyemiyorlardı ki sanki.. neydi onda olup da başkasında olmayan?
"kesinlikle hastalıklı birsey bu,keçileri kaçırmak üzereyim" diye düsündü isabell.

"evet..hastalıklı,elden düşme hatta veba olmuş bir ilişkinin peşindeyim.."

"kahretsin! o zaman neden üzülüyorum? neden eksik bir yanım?"



from
"second chance for love: isabell"
chapter: "silence and hell"
page:42
- 2008

12 Ekim 2008

şefin pazar spesyali!


Ben adalar'da çayımı yudumlarken, istedim ki sizde güzel birseyler dinleyin.
Kulakların pası silinsin,falan. O yüzden şef'in pazar spesyali olarak; bugün listelerimizde
stereophonics'den "maybe tomorrow" var. aşağıda ki linkten edinip,bir güzel dinleyin.. ha varsa zaten, ne mutlu size..

bu "neksel" şarkı için şuraya gidiyorsunuz canlarım..


ruhum rüyaya dalmış..

rüyanın en güzel yerinde uyanmayayım diye yalvarıyorum yukardakine.. gördügüm her insan da, her cümle de, her rüya da sen varken... uyanmayayım.. bırak da güzel bitsin rüyalarım.. görünce beni; rüyalarımda hep sen vardın,hep tanıyordum de sende . bu kadar zamanın üzerine kaybetmeyelim en güzel düşlerimizi.. hep sen vardın,hep sen varsın diyelim bırak. engelleme beni de, kendini de.. en uzun yürüyüşlerin, en ağır işlerin, en zor günlerin sonunda sana ulaşayım.. bırak kendini. bırak seveyim herkesden daha çok. uzaklaştırma beni mutluluğumdan, senin huzurundan..

olmaz diyenlere, buna sahip olamayanlara inat, sabret biraz daha.. sev biraz daha.. bırak da herkesin kıskanacağı kadar seveyim seni.. izin ver de, kendine göster icinde ne saklıyorsan.. bırak en güzelini biz yaşayalım egolarımızdan, gururlarımızdan uzak.. izin ver daha çok seveyim seni, kimsenin sevemediği kadar..

söyle sevgili.. zor mu bu kadar seviyorum demesi? kendini koyvermesi? ne kadar zor olabilir ki sana ihtiyacım var demesi? söyle sevgili, ne olur söyle..ben bi tek seni..eski günleri isterim be canım anlasana artık..


p.s.: griple alkol bir arada gitmiyor arkadas..dar sürekli..

11 Ekim 2008

annneeeeeaaaaa!

oo şet.
grip oldum.

nefret ediyorum grip welan olmaktan. kaç gündür direniyordum, yataklara düşmemek için.
olmadı arkadasım. yemedi.

çok çılgın bir baş ağrısı, kesintisiz hapşurma efekti ve yaşlı gözlerle; kurtulmayı bekliyorum şu illetten.. salgın var aman diyim dikkat edin. ağlanmayın sonra benim gibi.

c fitamini neyin bişiler alın bol bol. yazıktır genç bünyelere..

ayrıca; gün içinde aldığım kafein miktarından dolayı uyuyamıyorum lan.
biri beni sallasın.
plis.
sebgilim?!
anneaaa?!
komşular?!

yetişin..

10 Ekim 2008

Love is a Battlefield

Kadın diyor ki: Benim iki ruhum var. Biri modern, biri ilkel…Modern olanı özgürlüğüne saygı duyuyor, öylesine incelikli, öylesine anlayışlı ki.

İlkel olanı seni yalnızca kendine istiyor, paylaşmayı reddediyor. Kimin aradığı belli olmayan her telefonda sıçrıyor, en ufak bir parfüm değişikliğinde karalar bağlıyor. Rüyanda bir kadının seni öptüğünü, iki kolun boynuna dolandığını düşünüp bir cinayet planlıyor.

2500 yıllık köklü bir eğitim almış olsam da, sen aşkın o hayvansı, ilkel yanını benden söküp atamazsın. (special thanks to aga for this pic- from polish wedding album-)

Erkek diyor ki: Kollarında bin kez tatmin olsam da, kendimi başka kadınları baştan çıkarabilecek güçte yırtıcı bir hayvan olarak görüyordum. Bu evden her an çekip gidebilmeyi umuyordum. Sadakatsiz olmayı arzuluyordum.

Benim de iki ruhum vardı. Gerçekle yetinmeyi bilmeyen, ona hayranlık duymayı beceremeyen.

Seni ne kadar sevdiğimi söyleyemiyordum. Evliliğimizin en büyük serüvenim olduğunu itiraf edemiyordum.

Éric Emmanuel Schmitt

Quote of the Day

Nothing is funnier than unhappiness, I grant you that. ... Yes, yes, it's the most comical thing in the world. And we laugh, we laugh, with a will, in the beginning. But it's always the same thing. Yes, it's like the funny story we have heard too often, we still find it funny, but we don't laugh any more. Samuel Barclay Beckett