27 Mayıs 2008

USA/UK

her daim cinnete kar$ı bir 2. plan söz konusu hayatımda. amerika'nın darladığı $u kısacık hayatımda oxford brookes üniversitesi 2. planım oldu. an itibariyle gazetecilik bölümüne kabul edildiğimi ve bir nevi ön kayıt yapıldığını öğrenmi$ bulunmaktayım. $imdi sakin kafa düşünmek lazım amerika'mı yoksa ingiltere'mi diye.. artık yorup bıktırmasına rağmen gönül amerika'dan yana ama bakalım.. kararımı etkileyebilecek bir kaç $ey var, onları bekliyorum.. son bir ay..

22 Mayıs 2008

byzantine

history of civilization dersi için sunum hazırlığı yapmaktayım. yine sabahlıyorum. ayrıca artık bizans ile alakalı hiç bir$ey de duymak istemiyorum. çıldırıcam. mutsuzum.

21 Mayıs 2008

gitme ne olur

efsane insan(dı) cem karaca. ya çok seviliyor, ya nefret ediliyor bu adamdan.. bazısı hepten kopmu$ tanımıyor bile. çocukluktan beri bildiğim fakat son 4 senedir $arkılarına ba$ka anlamlar yükleyebildiğim insan o. bu kadar sevmemin nedeni belki de $arkılarının haddinden fazla samimi, doğal ve gerçek olması. öyle ki, her dinleyi$te ba$ka $eyler çağrı$tırıyor insana. hasta oluyorum. bir ara fon müziği olarak 'bu biçim' ve 'de$er de geçer' 'i seçtiysem de bu ara favorim nerde kalmı$tık albümünde ki ' sende başını alıp gitme'. muhte$em bir $arki.oeeh.

"sende ba$ını alıp gitme ne olur, ne olur tut ellerimden.."

sözlerini de yazıyım, dayanamıyorum.

Ben suyumu kazandım da içtim
Ekmeğimi böldüm de yedim
Alkışı duydum ihaneti gördüm
Sesim de oldu sessizliğimde
Seviştiğimde oldu benim

Sen de başını alıp gitme ne olur
Ne olur tut ellerimi
Hayatta hiç birşeyim az olmadı senin kadar
Ve hiçbirşeyi istemedim
Seni istediğim kadar
Sende başını alıp gitme ne olur
Ne olur tut ellerimi..

sigara yasağı

sigara yasağı'nın öğrenciler üzerinde ki etkisi hiç de hoş değil. 2 gün önce okulun her yerinden alabileceğiniz sigaranın bugün satılmasını bırakın, içilmesine bile izin verilmemesi ayaklanmalara neden oldu. fakülteler önünde sigara içmeye çalışan her genci uyarmayı görev bilen diğer insanların ne kadar can sıkıcı olduğundan bahsetmek istemiyorum bile. oturduğunuz her cafe'de delici bakışlara maruz kalmanız mı yoksa sigara içebilmek için uygun mekan aramanız mı daha kötü karar da veremiyorum. ama bu sigara yasağı'nın bir çok tartışmaya neden olacağı da su götürmez bir gerçek. diğer bir yandan, sigara içen biri olarak bencillik yapıyorum, maalesef bunun da farkındayım. neyse. bok için seslerini burdan bile duyabiliyorum. bunun için sana ne kadar te$ekkür etsek az tayyip'ciğim.

fade out

Bahar yorgunluğunun melankoli ile iş birliği yaptığı bir başka gece.. sanırım melankoli hali buğra'dan bulaşıyor. msn'de olan insanların çoğu darlanmış durumda. herkes açmış bir şarkı, sözlere kitlenmiş durumda. bende her gece olduğu gibi bu gece de gereksiz hayat sorgulaması içindeyim. ama bu akşam ki diğerlerinden biraz daha farklı sanki. ne kadar unutulması gereken anı varsa hepsi su yüzüne çıkmış gibi. geri itmeye çalışıyorum onları, olmuyor.. işin en kötü tarafı ise artık böyle akşamlar için alkole bile gerek duymadığım.. bir şarkı, bir sigara ya da bir isim yetiyor.belki de yaklaşan yolculuk yapıyor beni böyle. keşke o vakit hiç gelmese.. sevdiğim her şey burda benimleyken onları bırakması o kadar zor geliyor ki..

güzel anıların hepsini tekrar tekrar hatırlayıp unutulmaz kılmak en iyisi belki de. uzakta olunca bir tek onlar olacak yanımda.. yine blogda yazıcam, en güzel şarkılarımı dinlerken. düşünücem iyi-kötü yaşadığım herşeyi. kendi kendime yad edicem herkesi, kendi kendime doldurucam boş yerleri. hayatımın dönüm noktası olan şu üniversite yıllarının, bende nasıl etkiler bıraktığını yazıcam sanırım bir kenara. şımarık polyanna'dan, gaddar o kadın'a dönüştüğüm yılları.. çok komik geliyor şu an aldığım hal. benim düşlediğim kadın, bu değildi. annesinin aşk şarkıları ile büyüttüğü, darlayacak kadar romantik olan, hayata karşı o pembe gözlükleri hiç çıkarmayan aptal bir kadındı hayalimdeki.farkettim ki öyküyü yanlış yazmışım.

yanlış tercihlerimin acısını çekiyorum şuan. zamanında uzak durmam gerektiğini düşündüğüm insandan kaçarken, hiç bulaşmamam gereken bir insana çarptığımı yeni anlıyorum. o zamanlar her bir araya gelişin ne kadar acı verdiğini göremiyormuşum. sırf kaybetmemek uğruna dost oluyormuşum, canımı verecek kadar değer veriyormuşum. ve bu insanları hep korkutuyormuş, sizinle bir araya gelmemek için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlarmış.

bunları kabul etmek benim gibi hayal dünyasında yaşayanlar için çok zordur. kendimizi kandırmayı daha iyi beceririz biz. yok olanı var eder, mutsuzluğu mutluluğa, belkileri evet'e çeviririz. ve yine kendimizi kandırırız. yapı meselesi sanırım bu.ama hissettiklerim kesinlikle pişmanlık değil. gitmeden önce, bunları hazmetmem, alışmaya çalışmam gerekiyordu. bende aynen öyle yapıyorum. daha yakın zamanda yaşadığım mutlulukları hatırlıyorum hep. ama artık yeni anılar için gitme vakti yaklaşıyor. hayal dünyasına yeni bir yer ekleme, eski benden yeni bir ben yaratmanın zamanı şimdi. yaşamaya korktuğum her güzel şeyin verdiği tarifsiz hazımsızlık ile dostlarıma, aşklarıma ve aileme "hoşçakalın" demem gerek. "keşke" demeden "pişman" olmadan yaşadığım hayata tekrar bir göz atıp, teselli aradığımda bendeki anılarınızdan destek alıcam.

eski$ehir,istanbul ve konya'da ki dostlarıma selam ederim.
gelişerek değişmek adına hodcakalın! =)

radio be cool!

burak, göktuğ ve buğra'nın muhte$em fikirlerinden biri daha.
iddia ediyoruz gevezeden sonra en eğlenceli radyo programı bu (!)
(objektif olamıyorum sanırım uahaıhskjd!)
hayırlı olsun diyoruz tekrardan..

mıhte$em üçlü'nün de söylediği gibi buyrun ''derhal dinleyin!''

19 Mayıs 2008

feridun düzağaç'tan uykusuza masallar

çok fena bir albümmü$ bu arkada$ım..çok fena.
hepsi birbirinden güzel, hepsi ayrı bir yere dokunuyor. acıya "parlatalım apla" mantığı ile yakla$ıyor. özellikle "yüzün" parçası pek bir hoşuma gitti. içimizde barınan yasaklılara armağan ettik bizde bu $arkıyı. (çok yıldız tilbe tarzı cümleler bunlar!)

özlesen de arasan da
kendine sakla.kendine sakla.
herkes her şey senin olsun.
bir beni yasakla.bir beni yasakla.
bir beni yasakla.
tek beni yasakla.

yasak lan i$te. (elif: ben imkansız aşklar için yaratılmışım/bostancı) =))

gecenin üçünde

gecenin en rahatsız saatleri..
uyuyorsan ne ala! ama ya ayaktaysan? ya sığınağın bildiğin alkol yoksa?
sigara,kahve ve feridun düzağaç üçlemesi ile acı çekmeye meyilli ''uykusuz'' insan triplerindeysen?
geçmiyor şu saatler.. şu lanet "akrep" ile "yengeç" dönmüyor daha hızlı.inat ediyor
herhalde slow motion izletiyor sıkıntıyı.
birilerimiz raporları nasıl yetiştiririz diye düşünürken, diğerimiz acaba nasıl daha fazla para kazanır da rio'ya gider, biber falan yetiştiririm diye düşünüyor.
birisinin aklına borcu geliyor, diğerinin hasta kardeşi.. başka biriside insanların hayatını nasıl sikerim diye düşünüp plan yapıyor.
korkutuyor bu geceler.
durduk yere trip attırıyor hayata
soğutuyor gündüzden be arkadasım.

18 Mayıs 2008

eski$ehir idneler derneği: mu$ ovası sıra geceleri

düşünülenden eksik ve yitik başladık alkol haftasına. moraller bozuktu, zehra gelemiyordu, sınavlar vardı, istanbul'dan problem ha çıktı çıkıcak derken az kalsın çatlıyorduk, o kadar daraldık. ama dedim ya o yitiklik, eksiklik duygusuna rağmen istanbul ve eski$ehir'i bir araya getirmeyi başardık.

bir araya gelişi kutlamak, bir araya gelmek kadar zordu. cuma toplandık, pazartesiye kadar içemedik. hep bir şey çıkıyordu. ama sonunda zafer bizim oldu ve pazartesi dahil şu geceye kadar kendimizi bilmeksizin içtik.. yad ettik anılarımızı, sevdiklerimizi, geçmişe dair iyi-kötü ne varsa herşeyi. bu sefer hiç birimiz ağlamıyordu, teselli etmiyorduk birbirimizi. ilgiye, şevkate ya da öneriye ihtiyacımız yoktu. sadece birlikte olmalıydık. eski$ehir'de ki son 1 ayımın ve dostluğumuzun adına.

daha öncede söylemiştim ya "birçok kişinin kulaklarını çınlatacağız" diye aynen öyle oldu. her şeyden malzememiz vardı. biraz ondan biraz bundan konuşurken farkettim ki 6 sene önce ki kişiliklerimizin yerinde yeller esiyor. bir şeyler olmuş hepimize. acıya alıştığımızı ve bununla olgunlaştığımızı göremeyecek kadar hayatın trafiğine takılmış gidiyoruz, ayrı düşmüşüz tercihlerimizle. zaman azaldıkça bazı şeylerin farkına varmakta zorunlu hale gelmiş. bizde farkında olmadan akan giden zamana dur demek adına içtik sanırım. (kötü bir sebeb gibi göründüğünün farkındayım,inanın göründüğü gibi değil =p)

neyse; "hayat güzel, tercihler zor, dostluklar vurucu, aşklar öldürücüdür" felsefemizi kendilerine hatırlatarak, nergis ve merve'nin gözlerinden öpüyorum. zannetmesinler ki zehra ve elif'i unuttum. yok öyle birsey unutmadım,seviyorum,akıllı olun, aklınızı alırım.hodcakalın necatiler!

koçfest 2008

gün geçmiyor ki anadolu üniversitesi insanı gt etmesin. şenliklere yine -yine kelimesine dikkat- şebnem ferah geliyor,ferhat göçer'i çağırmışlar, hay allahım biz bu sene kimi dinliyeceğiz tarzı bir çok yakarış sonrasında dertlerimizin ne kadar büyük olduğunu test etmek amacı ile bir yumak insan(!) konsere gittik.

konser alanına vardığımızda hayko cepkin çoktan ortalığı birbirine katmış, feryat figan bağırıyordu. iyi oldu yetiştik, adam kesinlikle dananın teki.. yıktı geçti ortalığı.. ama o gecenin en az beklenen ismi olarak şebnem ferah kendine aşık etti, öldürdü, diriltti. önyargılarımızın hepsini nereye attık hatırlamıyorum ama geçen sene istediği gibi bir performans sergileyemediği ve bu senenin diğer senelerin aksine daha farklı olacağını söyleyerek başladı konsere. aynen dediği gibi oldu. ağzımız açık izledik konseri. konusmasına, mimiklerine ne yaptıysa artık o kadar farklı geldi ki gözümüze onu ilk defa görüyormuşuz gibi izleyip, şarkılarını da daha önce hiç duymamışcasına dinledik. (vay kürt) ve farkettik ki çok feci kürt moduna bürünmüşüz, terketmek lazım mekanı. haliyle kendimizden utanıp eve dönsekte pek eğlendik, pek mutlu olduk.

sırada duman ve ferhat göçer falan var. ferhat'ı at gitsin de duman dinlenir.. yani hiç yoktan iyidir.

13 Mayıs 2008

where is my mind?

3-4 gündür blog'da olmamanın acısını bu akşamdan itibaren çıkarmayı düşünüyorum. arkamda duran öfkeli ve sarhoş kalabalığın hikayeci genci olarak sizlere anlatacak çok şeyim var. akşama birazda alkolün yardımı ile devam edelim bakalım. ha ayrıca blog'da ip atlıyorum,niyazi. oeeh.

09 Mayıs 2008

glow in the dark

bu gece glow'da ibrahim ve arkandalarının cazgır grubu "birileri" ve dinleye dinleye bir türlü doyamadığımız RomanistLatino sahne alacak. birileri ile 70'lerin ve 80'lerin unutulmaz disco parçalarında kendini dağıtacak olan eski$ehir'in leş bir o kadar da ağır başlı takılan(!) gençliği, roman-balkan havalarında goran damarlarının tuttuğunu farkedip kendilerini rezil kepaze ediceklerdir. ilgilenen arkadaşlar, unutmasınlar ki biletlere bir telefon kadar yakınlar.

korkma canım, ara, sana da bilet var.. herkese bilet var..sakin ol.


07 Mayıs 2008

music and lyrics



"A melody is like seeing someone for the first time. The physical attraction. Sex. But then, as you get to know the person, that's the lyrics. Their story. Who they are underneath. It's the combination of the two that makes it magical."

hugh grant..drew barrymore.. izlenmeli bu film. ayrıca burdan kelimelerle arası iyi olan arkadaşlara sesleniyorum. doğum günü hediyesi olarak lyrics istiyorum. askjdlas! erken oldu biraz ama.. hazırlık yapın işte.

finito babe

yoldan sapışlara, şiir-kahve-sigara-muhabbet molalarına(!!!!!) rağmen sınavı bitirmiş, günlük çilemi tamamlamış bulunmaktayım. msn başında acımı paylaşan tüm gençlere teşekkür ederim.
***
the only reason that you came
so what ya scared for?
oh don't you always do the same
it's what ya there for, don't ya know..

lalalalallallaallala!!

özdemir asaf,zehra,anılar

saat 4:05. sınavın yarısı bitmiş, yanımda kahvem,sigaram.ekranda özdemir asaf'tan şiirler,arka fonda eski şarkılar ve cam' de zehra. ağzını burnunu dağıtıcak kadar çok sevdiğim şu insanın telefonda bıdı bıdı konuşmalarını izliyorum. diyorum ki; hay şerefsiz beni bırakıp nere gittin?

ikimizde biliyoruz ki; eskişehir onsuz bir bok değil. o kadar kayıptan sonra, onun da gitmesi herşeyin tuzu, biberi oldu sanki. hiç birşey eskisi gibi değilken, değişmeyecek tek şeye tutunmuşuz ikimizde; dostluğumuza..

gönül isterdi ki hiç gitmesin, hiç susmasın, rakısını içsin, öyle baksın.."olmaz duygu olmaz" desin. gecenin bir yarısı kalksın, salça-soğan-ekmek üçlüsünü hazırlayıp bize sabaha kadar mide ağrısı çektirsin. sigarasını buz dolabına koysun, bana malzeme çıkarsın. ben ağlarken dayanamayıp o da ağlasın..her zaman olduğu gibi..

ben yıkılmadım ayaktayım pozları verirken, insanlar değiştin, soğuk nevaleye dönüştün dediklerinde bende ki yıkımı bir o bilsin. baktığında içimdeki acıyı bir o anlasın. sarhoş edip, aramam gereken insanları aratsın bana zorla. çok gülme, oynama, zıplama, otur desin. yeter ki şimdi bende sahip olduğu yeri asla kaybetmesin.

ulan ne özledim seni be. bünyede gram alkol yokken, bana şu teenager triplerini attırdığın için de tesekkür ederim sana. bana eskilerin acısını hiç unutmayayım diye seni gönderdiler herhalde.. yokluğunla terbiye ettiğin için saygılar aplam..ahah.. nasıl olsa bir kaç güne geliceksin alıcam bunun öcünü dur sen.. ayrıca ben imkansız aşklar için yaratılmışım şarkısını armağan ediyorum sana. daha rahat uyursun askdjal!

ayrıca;

Ne kadar geçmiş varsa orada oldum.
Aramak, hep alnımda bulduğum,
Hiç usanmadan duyduğum duyu
Ve bütün gelecekler için kurduğum düş,
Yüzyıllar ötesinde uyuduğumdu.

*mutlu rüyalar, hayırlı geceler dilerim ali kemal..

06 Mayıs 2008

eski$ehir idneler derneği:mu$ ovası sıra gecesi

cuma günü başlayacak ve 10 gün boyunca devam edicek olan mu$ ovasi sıra gecesi şimdiden hepimizi ayar etmiş durumda. hazırlıklara başladık. izmir, istanbul ve konya'dan katılımcıları bekliyoruz. alkol'ü, müziği,dansı, muhabbeti derken gündemde hangi konular varsa tartışılacak, 1500 kişinin kulaklarını çınlatıcaz. her gecenin ayrı bir anlamı olucak, ayrı bir içkisi ve mekanı. zehra,didem, merve ve nergis'in bizzat katılması beklenirken, paçi'min de telefonla bize destek vereceğini ümit ediyoruz.(onlara göre içim,bana göre paçi=P) katılım şartı yanlızca uğrak kod adli kişinin kızıla boyanmış saçlarına destek vermeniz ve caretta caretta'ları sevmeniz.. (aushdkajs!)

desteklerinden dolayı; te$ekkürler dove..

sunken soldiers ball

zehra sayesinde tanıştığım agua de annique'nin her bir şarkısını ayrı sevmeme rağmen sunken soldiers ball'un acaip bir yeri var. (dikkat ediniz, bende herseyin bir yeri var =P ) anneke'nin sesine,kaşına, gözüne kurban olmaktayım şu sıralar.. (i'm from muş ovası) ama şu sözlere bir bakın;

i can't go home i cannot sleep
i cannot give i cannot keep
this heart of stone has left me here
with only rumours of you left
i guess to see you leaving was for the best

i drink too much and spend my days
like a sailor lost at sea
and you were like the mermaid in that danish fairy tale
i guess the best thing i could do is to sail

away from this sunken soldiers ball
away do you remember me at all?
i have no better words than thank you and goodbye
i wish i didn't have to see our love die

at last i'm home my horse will rest
this tattoed heart this trembling chest
must be alone and carry this sorrow back to bed
i hope there was no innocent blood shed

away from this sunken soldiers ball
away do you remember me at all?
i have no better words than thank you and goodbye
i wish i didn't have to see our love die.

ardından açın beautiful one'ı.. mustahak olsun size =p

"i wish you raised a child over me
keep filling me with your beauty"
....
"i wish I never left
before I have said
you are the one"

*kessen bu kadar acımazdı hani..

coffee break

konsantrasyon eksikliği ve üşengeçlik şu okulu bitirmeme engel olucak, peşin peşin söyliyeyim.15 dakikadan fazla oturamıyorum aynı yerde. planlarım arasında olmayan abuk sabuk molalar veriyorum. "dur yatakta çalışayım", "aman terasta kahve içerken ne güzel olur çalışması" gibi tonla sapkın düşünceyi bir kenara atarak, last fm desteği ile hayata bağlanmaya çalıyorum. ajhdla!diğer türlü yarın hocaya hayat hikayemle karışık "language acqusition" sunucam. ya da krashen ile başka insanları kıyaslamaya başlıyacağım, ortaya hiç hoş bir görüntü çıkmayacak.

o kadar acınacak haldeyim ki sırf eğlenin diye, kafamdan geçenlerin ufacık bir bölümünü sizlere aktarmak istiyorum.

text: "according to Krashen there are two independent systems of second language performance: "the acquired system" and "the learned system."

parçayı okuduğunu sanan hüzünlü gencin tam o sırada düşündükleri;

iç ses: " acaba last fm'de mesajım var mı? hmm hava da pek güzel terasta kahve içsem mi?zaten sadece 4 soru var, bunları bitirdikten sonra ne yapsam? böyle hayatın ben.. i'm a super girl, super girls don't cry just fly falan filan.. krashen allah belanı versin ne diyim.. "

o kısa 3-4 saniye içinde 30 bin tane şeyi nasıl düşünebiliyorum, bende bilmiyorum..

break for ELT

II. Elt mid-term "take home" verildi. önümüzde 24 saat boyunca hanım hanımcık küfredicem. uyumadan, sabaha kadar sınavı cevaplıyacak sonra da sınavdan A+ alıcam. feci kitledim. neyse hadi hoşçakalın gencler birliği...

05 Mayıs 2008

hot summer

veeee 15 sene sonra bon jovi türkiye'de... yavuz'un çıtlatmasıyla önümüzdeki 10 senenin(!) güzel geçmesini sağlayacak haberi az önce almış bulunmaktayım. 1993'de metallica, michael jackson ve madonna konser yazından sonraki en güzel yazdır 2008 yazı. şöyle ki bu yazın konserleri aynen şöyledir;

*20 haziran 2008 opeth (ne yaptın bana ali? asdajsld! )
*5 temmuz 2008 alanis morissette,(masstival)
*6 temmuz 2008 def leppard,(masstival)
*6 temmuz 2008 whitesnake,(masstival)
*13 temmuz 2008 judas priest,
*13 temmuz 2008 massive attack,
*20 temmuz 2008 bon jovi,
*27 temmuz 2008 metallica,
*27 temmuz 2008 pentagram(metallica alt grup)
*30 temmuz 2008 lenny kravitz,
*3 agustos 2008 bjork.

allahım sana geliyorum!?!?!

duygu sömürüsü

anadolu üniversitesi'nin türkçe dersinde A+ almanın en kısa yolu aynen şöyle gençler;
itinayla nazım hikmet'ten iki ayrı bölümden oluşan "herkes gibisin" ve "bence sen de şimdi herkes gibisin" şiirleri ezberlenir. fona da can atilla'dan "hamamda ilk gözyaşları" konur. ve acı çekerek şiir okunur.bu kadar işte.

p.s. : hissederek okursanız, duygu sömürünüzün işe yaradığını göreceksiniz.(tecrübeyle sabittir.)

*herkes gibisin;
gönlümle baş başa düşündüm demin;
artık bir sihirsiz nefes gibisin.
şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
akisleri sönen bir ses gibisin.

mâziye karışıp sevda yeminim,
bir anda unuttum seni, eminim
kalbimde kalbine yok bile kinim
bence artık sen de herkes gibisin.

*bence sen de şimdi herkes gibisin;

gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
onlardan kalbime sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence şimdi herkes gibisin

yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum bugün senden gizlice
kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin

büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde senin için yok bile kinim
bence sen de şimdi herkes gibisin

pop! goes my heart



music and lyrics filminin açılış videosu. 80'lerin ağzını, burnunu yiyeyim ya. bu ne ya!

yarım kalan şarap


kres'in zaman yok albümünden bir sarkı. gayet önyargı ile yaklasıp, sonra da -çok çok afedersiniz ama- durduk yerde adamın amına koyan şarkılar listesine yerleştirdim bunu. yarım kalan şarap, bitmeyen hikayeleri anlatıyor olsa da, bana hiç başlayamayan hikayeleri de çağrıştırdı. özellikle rakı bardağı ile içilen şarapları, olmaz kızım deyip susuşları.. belki de kalıp senin yanında,uzanıp koynuna,yarım kalan o şarabı içmeliydim..

daraldım! ama sizi de darlamak için sözlerini de yazıcam,üzgünüm.

belki de o son gece
konusmaliydim seninle
simdi dusununce...
aptallik etmişim

kalip senin yaninda
uzanip koynuna
yarim kalan o sarabi
icmeliydim

belki de o son gece
sevismeliydim seninle
simdi dusununce...
kendimde degilmisim

kalip senin yaninda
uzanip koynuna
yarim kalan o sarabi
icmeliydim

"bak bir yildiz kayiyor"

buyrun bu da videosu: (pek dandik olmuş gerçi) http://youtube.com/watch?v=Lj22vE_nB1o&feature=related


düşlerime kal

"beni sana çağıran her ne ise sustur
yaşanınca tükenir bilirsin
gemilere yük yüreğim gemiler okyanuslara
düşlerime kal
gözlerime bak gözlerimi yak
bu kadarı yeter
düşlerime kal
kalbimde bir pişmalık olma
tenimde sıradan anı
yatağımdaki tükeniş olma
düşlerime kal"

feridun'un takdir edilesi şarkılarından bir tanesi. "sen de herkes gibisin.." dememek.. garip bir korku var sözlerde. nasıl sevginin varsa korkunun da özleminde bir sınırı var belli ki. "bu kadarı yeter, düşlerime kal.." akıllarda; fazlasının, onları uçurumdan aşağı yuvarlamak olduğunun bilinci.. ama en güzel haykırış; "kalbimde pişmanlık olma, tenimde sıradan anı.." sadece düşlerime kal.. hep iyi ve tek olduğun yerde...

02 Mayıs 2008

3 kuru$luk dana

elimizde;
*hali hazırda önceden yenmiş bir kazık,
*zeytinburnu'na giderken gülme krizi geçirmiş hüzünlü genç,
*bakırköy mado'nun bahçesinde, karşıdaki dersane öğrencilerinin dikkatini dağıtan şizofren,
*yarısı kullanılmış kırmızı ruj,
*siyah jartiyer,
*mado masasında bir cep numarası,
*taksim'de çekilmiş bir fotoğraf
*"3 kurusluk hatun" adında bir müzik cdsi
ve
*kellesi 4 aileyi bile doyurabilecek derecede kalın, ölü bir dana.
var.
ipuçları bloglarda saklı. hercule poirot, çöz bakalım çözebiliyorsan! asjdklajd!

eski$ehir

mayıs eski$ehirliler için şenlik ayıdır. panayırlar, konserler derken koca bir ay tatil anlamına gelir lakin anadolu üniversitesi'nin bir çok şeyi beceremediği gibi bunu da becerememesi yedi bitirdi bizi. bu sene de alakasız isim olarak ferhat göçer'i çağırmışlar şenliğe. bunun dışında şebnem ferah, pinhani, hayko cepkin geliyormuş. 222'nin de mayıs ayı içindeki konser planında, hande yener, murat boz gibi isimler var. sen ki koca üniversitesin,sen ki milletin okumak için can attığı bir şehirsin.. aslansınız, kaplansınız.. e peki, bu konsere gelen isimler nedir arkadaşım? (cos, hayko cepkin'e birsey demiyorum, bağırma =P )

01 Mayıs 2008

the secret of life

*büyük ruh'a, evrenin kutsal sırlarına yakın ol.
*yeryüzündeki tüm insanlara saygı göster.
*gereken her durumda iyilik ve yardımda bulun.
*yaşadığın sürece daima dürüst ve doğru ol.
*yüreğinle inandığın, doğru bildiğin şeyi yap.
*aklına ve bedenine iyi bak, sağlıklı kal.
*yeryüzündeki bütün varlıklara iyi davran.
*bütün yaptıklarının sorumluluğunu taşı.
*her zaman daha iyi şeyler yapmaya çabala.
*birlikte tüm insalığın yararı için çalış.

...ve unutma ki,
dünya insanlara değil, insanlar dünyaya aittir.


yukarıdaki öğütler,normal insanın bile sinirini bozabilecek 10 kızılderili yasası. hepsini yapabiliyorsanız, muhteşem bir insansınız demektir.(!) sana tokat atana, diğer yanağını da uzat. adam ol, aklını alırlar. şurda bir sen yaşamıyorsun, dikkat et. hatta gelebiliyorsan kendine gel.
yediğin bokların sorumluluğunu başkasına atma, az delikanlı ol ben yaptım çekiyorum de. elinde ne varsa sağa sol saç. karma iyidir...börtü böceği sev, abuk sabuk sapkın hazlar için öldürme hayvanları.. tarzı öğütler işte.. yapıyor musunuz hepsini? hmm yapıyorsunuz. ne muhtesem yaratıklarsınız..

p.s. : ne bu şiddet diye sormak isterim kendime. birinin kaşı oynasa batıyor.. ajshdkas! "secret" 'ı tekrar okumam ve yogaya başlamam lazım.. hayat ne güzel.. kuşlar, böcekler falan. peh..

kasvet yuvam!

Düzenli olarak her şehirden nefret ettim, etmeye de devam ediyorum. eski$ehir'in leş ve ufak olmasından, bursa'nın genelde akraba-aile-arkadaş üçgeni içerisinde buluşma noktası, istanbul'un ise direk kasvet yuvam olmasından dolayı şikayet etmişliğim var. ama şu sıralar favori leş şehrim bursa. aile özler çağırır, büyüklerden birileri köye gider, asker uğurlanır.. ama benim hep orda olmam gerekir. niyeyse bu insanlar beni görmeden ne askere ne de köye giderler. sevmiyorum arkadaşım bu işleri. bir rahat bırakın. bir "rahad olun." ne bu aile saadeti?!

bu haftasonunu arkadaşlarıma ayırıyorum. sakinim..evet..valla lan! eski$ehir'de misafirlerimi ağırlamadan önce bünyeyi bursa'da silker gelirim. iyi olur belki. (yalancısın, yalancı ne olursun gitme dur!?! )

ben en son sinirlerimi aldırmıştım, ne oluyor?!

still staying on my path?!

i want to live in fire
with all the taste i desire
it’s all good if you let me dive
with some sharks on the ground

you loose your routine
cause i found my path

what the hell are you trying
now i know there is something more
what happened to you
still staying on my path
are you still denying
now i know there is something more
that this is the truth
it’s all in you

what do you came for
what did you expect to find

so boundless i feel
and boundless all my fears
stop running back to old times

you loose your routine
cause i found my path

what the hell are you trying
now i know there is something more
what happened to you
still staying on my path
are you still denying
now i know there is something more
that this is the truth
it’s all in you..

her şarkı, hayatınızın hangi döneminde olursanız olsun elbet kendine yer edinir, yaşadıklarınızı sizin yerinize dile getirir. özellikle olaylara fon müziği koymayı sevenler için, çok alışılagelmiş birseydir. apocalyptica ve sandra nasic'in imzasını taşıyan "path" de böyle bir garip fon müziğidir benim için. insanın çığlık çığlığa "what the hell are you trying?" diye sorası geliyor. ama nasıl olsa cevap umrunuzda değil, değil mi?. bırakın kafanızdaki ses bağırıp, çağırsın..